RUS DEVRİM SİNEMASI
Devrim sineması, 1917 Ekim Devrimi’nden sonra oluşan ve bir çok açıdan sinemayı etkileyen bir olaydır. Baskıcı çarlık rejimi sırasında yapılan filmler daha çok saray hayatını anlatan filmlerdi. 1917 yılında Lenin önderliğinde yapılan Rus Devrimi ile çarlık rejimi yıkılmış yeni bir yönetim biçimi oluşturulmuştur. Her alanda da olduğu gibi sinemada bunda çok etkilenmiştir. Bu dönemde yapılan filmler ilk yıllarda propaganda amacıyla yapılmış filmlerdi. Bu filmlerin amacı tahmin edilebildiği üzere Ekim Devrimi’nin ideolojisini yaymaktı. Hatta bu dönemde çeşitli yönetmenler devlet desteğini de arkalarını alarak büyük bütçeli görkemli filmler yaptı.
Ana / Vesvolod Pudovkin
Edebiyat ve tiyatroda Sosyalist Gerçekçilik akımının kurucusu olan Maksim Gorki (Alexei Maximovich Peshkov) nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Ana, basit bir ev kadınıyken Çarlık rejiminin karanlığında, önce eşini sonra da oğlunu kaybeden bir annenin karakterinde yaşadığı değişiklikler sonucu kendisini sınıf mücadelesine adamasının öyküsünü etkileyici bir sinema diliyle ve sofistike metaforlar yardımıyla anlatan akıcı ve kolay izlenebilen bir Pudovkin başayapıtı.
Potemkin Zırhlısı / Sergei M. Eisensteim
Yıllardır tüm zamanların en iyi on filmi değerlendirmelerinde en üst sıralarda yer alan bu sinema başyapıtı, başarısızlıkla sonuçlanan 1905 Devrimi’nin simgelerinden Çarlık Karadeniz Donanması’na bağlı Potemkin savaş gemisinin mürettebatının, başkaldıran halka omuz vermek amacıyla giriştiği ayaklanmayı konu alıyor. Edmund Meisel bestelediği müziğiyle etkileyici bir sinema şölenine dönüşen film Hollywood tarafından da baştacı edilerek günümüze kadar ulaşan kurgu dilinin ilk örneği olarak tarihe geçiyor.
Maksim Gorki, Benim Üniversitelerim / Mark Donskoy
Gorki’nin onaltı yaşında üniversite okumak için geldiği Kazan kentinde yaşadığı olayları konu edinen filmde sosyalist gerçekçi akımın ilkeleri doğrultusunda Rus toplumunun çeşitli katmanlarından farklı bir çok karakter, analitik bir üslupla incelenerek bir Rusya panoraması oluşturulmuştur.
Korkunç Ivan / Sergei M. Eisenstein
Korkunç Ivan’da bir devlet kurcusunun her alanda verdiği savaşımı anlatılmaktadır. Devlet kurma uğruna yüksek bedeller ödemekten çekinmeyen olağanüstü bir kişiliktir. Ivan, devleti soyup talan eden, parmağında oynatan, iktidarı vermek istemeyen ve kukla bir Çar’a razı olan Boyarlarla, dış düşmanlarla ve kendisiyle yaptığı savaşı kazanabilecek midir?
Dünyayı Sarsan On Gün / G. Alexandrov
Dünyayı Sarsan On Gün, tüm yönleriyle Sovyet Devrimi’nin canlı tanıklığını yapan sarsıcı bir yapımdır. Bu filmde gerçek tanıklar ve görüntülerle, Rusya tarihinin Çarlık despotizminden Bolşevik Devrimi’ne doğru akan süreçteki olayları belgesel bir dille işlenmektedir.
Ekim / Sergei M. Eisenstein
Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan ‘Ekim’, Amerikalı gazeteci John Reed’in, 1917 Sovyet Devrimi’ni anlatan ‘Dünyayı Sarsan On Gün’, adlı ünlü romanından, Eisenstein tarafından sinemaya uyarlandı. Bu nedenle romanın adıyla da anılıyor. Eisenstein, ‘Ekim’de, bu olağanüstü günleri çarpıcı bir görsellikle anlatırken, devrimin anlamını ve düşünsel temelini de ortaya koyuyor. Sinema tarihinin en önemli kuramcısı olan Eisenstein, ‘Ekim’de kurguyu salt bir öykülemenin ötesinde, düşünceleri, kavramları -hem de soyut kavramları- anlatmada kullandı. Filmin sanatsal değeri ve sinema diline katkıları, günümüzde özellikle sinemada dilbilim ve göstergebilim araştırmaları sonucu daha iyi anlaşıldı ve önem kazandı.
Çocukluğum / Mark Donskoy
Maksim Gorki’nin başyapıtları arasında yer alan üç kitaplık yaşam öyküsünün ilk bölümü olan ‘Çocukluğum’, Sovyet yönetmen, Mark Donksoy tarafından sinemaya uyarlandı. ‘Çocukluğum’da, Gorki kendi çocukluk yaşamının ekseninde, Rus halkının geçmişte yaşadığı zorlukları, acıları ve paylaşımı anlatıyor. Gorki’nin edebi olgunluk çağı ürünlerinden olan “Çocukluğum”, “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” yazarın kendisinden çok çevresi üzerinde durduğu, iç gözlemlere yer verdiği ender otobiyografik romanlar olarak nitelendiriliyor.
Lenin İçin Üç Şarkı / Dziga Vertov
Belgesel sinemanın kurucusu, ısrarcı, tutkulu, saldırgan, kuramcı ve militan, Sinema-Göz akımının öncüsü’ Dziga Vertov, devrimci bir gözle hazırladığı belgesellere olağanüstü açıklayıcı ve canlı bir nitelik kazandırdı. Yapıtları ve kuramsal yazıları, dünya sineması üzerinde akılcı ve kalıcı bir etki yarattı. Vertov’un, halk sanatının kaynaklarından yararlanarak çektiği milyonlarca seyirci ile buluşan yapıtı ‘Lenin İçin Üç Şarkı’ Devrim Sineması’nın en öenmli yapıtları arasında sayılıyor. İlk şarkı “Karanlık Bir Hücreydi Yüzüm” ortaçağ karanlığında yaşayan bir kadının, devrimle birlikte yaşadığı aydınlanmayı anlatırken, “Onu Sevmiştik” adını taşıyan ikinci şarkı, bizzat Lenin’in yaşamına adanıyor. ‘Muhteşem Taş Kentte’ şarkısında ise, yine Lenin’in birlikte yaşanan atılımlar ve kazanımlar anlatılıyor.