BERBERİLER
Berberiler olarak bildiğimiz Kuzey Afrika halkı, kendilerine Amazigh ve çoğul anlamda İmazighen diyor. Bu kelimenin anlamı ise “özgür insan” anlamına geliyor.
Berberiler, Araplar öncesinde bölgede yaşamış olan bir halk olarak kendilerini tanımlıyor. Aslında 325 milyonluk Arap dünyası içerisinde sayılan bu topluluklar, Arap halkından oldukça farklılaşmış ve 7 yüzyıldaki Pan-Arabizm ile Arap olarak tanımlanma serüvenleri başlamakta.
Ancak berberilerin özgün karaktere ve geçmişe sahip bir Kuzey Afrika halkı olduğunu söylemek gerekir. Berberi adı, Araplar’dan köken, gelenek, dil, edebiyat, sanat ve tarih açısından oldukça farklı bir grubu temsil eden bir isim.
Berberiler bugün itibari ile Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Mali, Nijer ve Mauretania’da dağınık gruplar halinde yaşıyor. Dil olarak Afro-Asya dil ailesi içerisindeki Amazigh dillerini konuşuyorlar.
Fas’ta 14 milyon, Cezayir’ de 9 milyon ve dağıldığı diğer bölgelerde daha küçük boyutlu kitleler halinde hayatlarına devam ettikleri biliniyor. Ancak köken üzerinden tahmini nüfus sayımları, Berberi nüfusunun bölgede yaklaşık olarak 23 milyon ile 50 milyon civarında bir nüfusa sahip olabileceğini gösteriyor.
Yapılan araştırmalarda berberi toplumunun bölgedeki varlığı tarihöncesi dönemlere kadar uzanıyor. Mağara kaya sanatı resimlerinde ya da Neolitik dönem topluluklarında Berberi topluluğun izlerini gösteren bazı detaylar mevcut.
Ancak bir bütün olarak tüm bir Berberi tarihi okuması aslında bu geniş topluluğun tarihsel durumundan dolayı pek mümkün değil. Mesela Berberi halkları bütün bir coğrafyayı kapsayan tek bir imparatorluk kurmamışlardır Bunun yerine farklı coğrafi bölgelerde daha küçük boyutlu krallıklar kurmuşlar ve bu krallıklar uzun ömürlü olmamıştı.
Berberi bölgesinde pek çok tarihi “süper gücün” hakim olduğunu bilmekteyiz. Romalılar, Yunanlar, Bizans, Osmanlı büyük Arap krallıkları gibi güçler bölgede uzun dönemler boyunca hakim oldu. Bölgede yaklaşık olarak MÖ 2000’den beri Amazigh dillerinin konuşulduğu biliniyor. 1. yüzyılda Yunanistan, Kartaca ve Romalıların hakim olduğu bölgenin yerli sakinleri konumdaydı.
Yine aynı dönemlerde bir dizi Berberi krallığı kurulmuştu. Mauri, Masaesyli, Massyli, Musulami, Gaetuli, Garamantes gibi krallıklara ek olarak Kartaca ve Roma etkisinde bir dizi berberi krallığı biliniyor.
Bu krallıklardan Nimidia ve Mauretania, 2. yüzyılın sonlarından tamamı ile Roma hakimiyeti altına girmişlerdi. Ancak diğer krallıklar ise 429 Vandal istilası, 533 Bizans fethi sonrasında 7. 8. yüzyıllardaki Arap istilasına kadar yaşamışlardır.
Berberi ekonomisi büyük ölçüde çiftçiliğe dayalı. Buna ek olarak dokuma, çanak çömlek, metal işçiliği, deri işçiliği ve yerel ve uzun mesafeli ticarete bağımlı durumda.
Berberi konutları, mağaralardan düz çatılı veya kırma çatılı evlere ve çadırlara kadar geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Daha doğrusu konutlar, kalelerden, çadırlara kadar değişiyor. Konutu ne biçimde olduğu fark etmeksizin evin yöneticisi ise o evin kadınıdır. Kadınlar için ev etrafındaki birkaç buluşma noktası varken, erkekler için ise çok daha geniş bir alan ayrılmış durumda. Ancak bu anlayış Arap etkisinden biraz daha izole olan bazı kabilelerde çok daha farklı. Mesela Orta Sahra’nın göçebe kabilelerinden Tuareg kabilesinden kadınlar kocalarını seçerler ve tüm kabileyi kadınlar yönetir. Bir çeşit anaerk olarak özetleyebileceğimiz bu durum, bölge hakkında kültürel bir ön yargıya sahip kişiler için oldukça şaşırtıcı olabilir.