TÜRK KAHVESİ VE SU İKRAMI
Hayatımızda önemli bir yeri olan kahve kimi zaman enerji toplamak için, kimi zaman önemli sohbetlerin eşlikçisi kimi zaman da sadece keyif için içilir.
Kahvenin Osmanlı’ya gelişi 1517 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa aracılığıyla olmuştur. Yavuz Sultan Selim’in döneminde Yemen’de valilik yapan paşa kahveyi tatmış ve çok sevdiğinden dolayı İstanbul’a getirmiştir. Kahvenin Osmanlıya gelişi ile kahve ile tanışan saray halkı bu farklı içeceği beğenmiş ve böylece kısa bir süre sonra kahve Osmanlı’nın saray mutfağında yerini almıştır. Kahvenin Osmanlı’ya gelişi ile kahve pişirmekle görevlendirilen kahvecibaşılar ortaya çıkmış ve bu kişiler devlet erkanının kahvesini pişirme görevini üstlenmişler.
Telvesiyle ikram edilen dünyadaki tek kahve türü olan Türk kahvesi başlı başına bir kültür olunca kendine ait gelenekleri de oluyor haliyle. Bu geleneklerden biriyse Türk kahvesinin yanında ikram edilen bir bardak su.
Peki daha öncesinden Türk kahvesinin neden su ile ikram edildiğini düşündünüz mü? Neden Türk kahvesinin yanında su getirilir? Peki önce su mu içilir kahve mi içilir? Çoğu kişiye göre hatta çoğu gurmede bu düşüncededir; Türk kahvesi gibi yoğun kahveler içildiğinde ağızda kalan o telve tadını süpürmesi için su içilir. Ama aslında bu gerçek bambaşka. Türk kahvesi kültürü Osmanlı’dan gelmektedir.
Osmanlı Devleti döneminde topraklarımıza gelen kahve önce sarayda, sonra kahvehaneler ve evlerde sıklıkla tüketilmeye başlanıyor. Bu zamanlarda eve misafir geldiği zaman ev sahibi konuğuna bir fincan Türk kahvesiyle birlikte bir bardak su sunarmış. Eğer misafir suyu kahveden önce içerse bu karnının aç olduğuna işaretmiş, ev sahibi bunun üzerine hemen sofra hazırlamaya başlarmış. Ama eğer suyu kahve bittikten sonra içerse ise tok olduğuna, sadece tatlı muhabbet için geldiğine işaretmiş. Kısacası misafir “açım” demez, kahve içişiyle niyetini belli edermiş.
Bir diğer rivayet ise Osmanlı sarayından geliyor. Padişahın yiyeceği yemeklerin zehirli olup olmadığını anlamak için önceden tadan görevliler Türk kahvesini de tatmak zorundalarmış. Türk kahvesi ancak tek kişilik cezvede yapılıp sunulunca padişahın ağzına layık bir lezzette olduğu için tadamıyorlarmış. Bu yüzden sarayda yeni bir yöntem geliştirilmiş. Padişah kahveyi içmeden önce parmağını önce kahveye sonra suya bandırırmış. Kahvenin suda dağılımından ise kahvenin zehirlenip zehirlenmediği anlaşılırmış.