TÜRK EDEBİYATINDAN BEYAZ PERDEYE

Akın Şenel

1984 Tekirdağ’da doğdu. İlkokul ve ortaokul ve lise öğrenimini burada tamamladı. 2003 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Tv Sinema bölümünü kazandı ve üniversiteden 2010 yılında mezun oldu. Ulusal Kanal, Trakyatürk, Habertrak, Pusula gibi tv ve gazetelerin çeşitli departmanlarında görev aldıktan sonra, bir süre Tekirdağspor Kulübü’nün sosyal medya ve basın biriminde görev aldı. Şuanda özel bir firmanın ürün fotoğrafçılığı görevini yürütüyor.

Bu haftaki köşe yazımda Türk edebiyatımızın yapı taşı olan edebi eserlerden beyaz perdeye uyarlanan bir film seçkisi hazırladım. Tüm okuyuculara keyifli seyirler dilerim.
• Yılanların Öcü (1962)
Fakir Baykurt’un aynı eserinden Metin Erksan tarafından senaryolaştırılıp filme alınan Yılanların Öcü, sansür karşısında yılmayan ve cesaretle film çekmeye devam eden yönetmenin en sert eserlerinden birisi. Dönemin siyasi sahnesinde yankı bulan, basının uzun bir süre ilgisini çeken Yılanların Öcü, “köy gerçekleri” konusunu işleyen toplumsal gerçekçi bir film. Yaşlı anası Irazca, karısı ve üç çocuğuyla küçük toprağını ekerek geçimini sağlayan Kara Bayram’ın yoksul hayatını izleyen film, muhtarın köyün ortak arazisinden bir bölümü Deli Haceli’ye satmasıyla Haceli’nin yapacağı evin kendi evinin tam önünde olması sonucu huzursuzlanır. Fakirliği fazla göze sokmadan gerçek ve dirençli karakterler yaratan Erksan, mülkiyet temasının altını çizer. Yılanların Öcü, 1966 yılında Kartaca Film Şenliği’nde en iyi film seçildi.
Aynı eser, Şerif Gören tarafından 1985’te bir kez daha sinemaya uyarlandı.
• Susuz Yaz (1963)
Necati Cumalı’nın eserinden uyarlanan “Susuz Yaz” Türk sinemasının en iyi filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ege’nin kurak topraklarındaki köylerden biri… Su sıkıntısı çeken köy halkı, yaşayabilmek için suya, su içinse su kaynaklarını arazisinde bulunduran Osman ve Hasan isimli kardeşlere muhtaçtırlar. Ağabey Hasan her zaman açgözlü ve hırslı olan taraf olmuştur. Köylülerin yakarışlarına rağmen bir damla bile su vermeyi kabul etmez. Haliyle işler fazlasıyla değişir. İyi yürekli Osman ise ağabeyinin zıttıdır. Bu genç adam ağabeyinin hırsı ve hataları nedeniyle hapishaneye dahi düşecek, aile yapısı yerle bir olacaktır. Susuz Yaz, içerisinde barındırdığı kuvvetli siyasi taşlamaları ile politik sinemamızın az sayıdaki örneğinden biridir.
Ülkemizde uzunca süre gösterimi yasaklanan yapıt Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanarak olağanüstü bir başarı göstermiştir.
• Çalıkuşu (1966)
Film, Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Küçük yaşta annesini kaybeden Feride (Türkân Şoray)’ye teyzesi bakmaktadır. Subay olan babasını çok az görebilmektedir. Bir ara izinli gelen babası onu Fransız Dame de Sion okuluna yatılı olarak verir. Çok haşarı olan ve ağaçlardan inmeyen Feride’ye çevresi bu nedenle “Çalıkuşu” adını takmıştır. Yıllar geçmiş Feride büyümüştür. Kendisini okulda ziyaret eden teyzesinin yakışıklı oğlu Kamran (Kartal Tibet)’la birbirlerine aşık olurlar. Evlenme hazırlıkları sürerken arada başka bir kadının olduğunu düşünen Feride evden kaçar ve bakanlığa başvurarak öğretmen olarak İstanbul’dan uzakta bir görev ister. Savaşın yoksullaştırdığı Anadolu’da bir köyde öğretmenliğe başlar.
• Vurun Kahpeye (1973)
Halide Edip Adıvar’ın aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Yıl 1915 Ülkenin işgal altında olduğu sırada, öğretmen okulundan yeni mezun olmuş İstanbullu idealist Aliye öğretmen, bir Anadolu kasabasına atanır. Kasabayı benimseyeceğine, çocuklara bir ışık, bir anne olacağına ve hiçbir şeyden korkmayacağına dair kendine söz veren genç öğretmen aynı zamanda milli mücadeleye de destek olur ve çeşitli faaliyetlere katılır. Bunu tasvip etmeyen yobaz Haccı Fettah, din ve namusu bahane ederek Aliye’ye iftira atar, tüm kasaba ona inanır ve genç öğretmen idealleri, savunduğu düşünce uğruna linç edilir.
• Asılacak Kadın (1986)
Pınar Kür’ün aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Çocuk yaştaki genç karısını gençlere peşkeş çekip onları izleyen sapık eğilimli bir kocayı anlatır. Önce hizmetçisiyken sonra karısı olan Melek bilinçsiz, yaşlı kocası ise iktidarsızdır. Bu evlilik sırasında Hüsrev ‘in bilinçaltında gizlediği tüm tutkuları ortaya çıkar. Ve Hüsrev (İsmet Ay) sonunda, karısıyla seviştirdiği delikanlı tarafından öldürülür.
• Fikrimin İnce Gülü – Sarı Mercedes (1987)
Adalet Ağaoğlu’nun aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Köyünde herkesin hor gördüğü öksüz Bayram, yoksul çocukluk yılları boyunca Almanya düşleriyle yaşar. Uzun bir mücadele sonunda bu rüyası gerçekleşir, Almanya’ya işçi olarak gitmeyi başarır. Bayram yemez içmez bu gurbet elinde alnının teriyle kazandığı paraları bir Mercedes arabaya yatırır. Adını ‘Balkız’ koyduğu sarı Mercedesiyle, köye dönmek üzere yola çıkarken son derece mutludur. Yol boyunca altın renkli arabasıyla havasını atacak ve yıllar önce köyünde bıraktığı yavuklusuna kavuşacaktır. Ne var ki Bayram, Kapıkule gümrük kapısından içeri girdiği andan itibaren peş peşe tatsız olaylar gelir başına. Gözü gibi baktığı sevgili Mercedesi ülkesinin trafik anarşisine dayanamayıp hurdaya döner. Köye vardığında ise yavuklusu Kezban’ın bir başkasıyla evlendiğini görür.

• Kıskanmak (2009)
Zonguldak’a iş sebebiyle yeni taşınan Halit ve güzeller güzeli karısı Mükerrem’in arasındaki ilişki, toplum içerisine girdikleri ilk anda yaralanır; şehrin en varlıklı ailelerinden birinin oğluyla, Mükerrem arasında adı konulmayan bir ilişkinin ilk adımları burada atılmış olur. Mükerrem’in talihi, güzelliğini kıskanan yengesi tarafından trajik bir yola sürüklenecektir.
İnsan psikolojisinin derinlerinde yüzen yönetmen Zeki Demirkubuz, Kıskanmak filmiyle adından da anlaşılacağı gibi insan doğasının en tehlikeli hallerinden birini, “kıskanma” içgüdüsünü işliyor. Nahid Sırrı Örik’in aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan film, Zonguldak’ın kasvetli atmosferinde, 1930’lı yıllarda geçiyor.
• Gölgesizler (2009)
Hasan Ali Toptaş’ın aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. 22 karakterden oluşan filmde, ana karakterlerin filmin yarısından sonra kaybolup, küçük yan rolde görev almış gibi görünen kimi karakterlerin ise öykünün başkahramanı olduğu hikâye homojen bir yapıya sahiptir.
Selçuk Yöntem, Taner Birsel, Ertan Saban, Arsen Gürzap gibi isimlerin bulunduğu oyuncu ekibi ağırlıklı olarak tiyatro sanatçılarından oluşmaktadır.

• Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2011)
Barış Bıçakçı’nın aynı adı taşıyan kitabından uyarlanmıştır. Nihal, Ankara Üniversitesi’nde öğrencidir ve okulunun bitmesine iki yıl vardır. Fikret’in Nihal’i emanet edebileceği kişi ise Ender ve Çetin’dir. Fikret, Nihal’i arkadaşlarına emanet eder ve Almanya’ya döner.
Artık evde üç kişi yaşıyordur. Nihal anne ve babasını kaybetmiş olmanın yarattığı travmayı yaşarken Ender ve Çetin’le iletişim kurmak istemez. Fakat zamanla bu üç kişi arasında mecburiyetin de etkisiyle ismi konulamayan farklı bir yakınlaşma doğar.

• Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
İlhami Algör’ün aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Henüz hiçbir kitabı yayımlanmamış bir yazar olan Arif, kadınlar ve ilişkiler üzerine kafa yorduğu bir dönemde Müzeyyen’le karşılaşır. Müzeyyen tanıdığı kadınların hiçbirine benzememektedir. Onun dünyasına girdikçe kadınlarla ilgili aklındaki soruların bazılarına yanıt bulacaktır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
ŞEYH GALİB - 17 Ekim 2019 17:43
İBN-İ HALDUN -2- - 25 Eylül 2019 16:19
İBN-İ HALDUN -1- - 17 Eylül 2019 14:53
İBN RÜŞD (1126-1198) - 10 Eylül 2019 16:43
BERBERİLER - 3 Eylül 2019 14:50
TEKKE MUSİKİSİNDE SESLİ ZİKİR - 24 Ağustos 2019 14:06
LOKUM VE HACI BEKİR EFENDİ - 17 Ağustos 2019 17:50
YUSUF YAKUP İSHAK EL-KİNDİ - 16 Temmuz 2019 15:13
TÜRK KAHVESİ VE SU İKRAMI - 9 Temmuz 2019 17:04
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.