YUSUF YAKUP İSHAK EL-KİNDİ
İslam felsefesi dendiğinden bir çoğumuz Gazali, Farabi, Biruni, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Haldun gibi isimlerle sıklıkla karşılaşmış ve kısa hayat biyografilerini okumuş veya dinlemiştir. Ancak kabul edilen İlk İslam filozofu bu saydığım isimlerin arasında yer almamaktadır.
İlk İslam filozofu olarak kabul edilen Yusuf Yakup İshak El-Kindi, felsefeden tıbba, matematikten psikolojiye, kimyadan musikiye kadar çok çeşitli alanlarla ilgilenmiş bir filozofudur. İlgilendiği her alanda eser veren ve gelecek nesillere zengin bir ilim ve felsefe literatürü bırakan Kindi aynı zamanda İslam felsefesinde önemli bir felsefi akım olarak görülen Meşşai Okulu’nun da kurucusu kabul edilir. Orta Çağ Avrupası’nda Alchindus olarak tanınan Kindi, Latince’ye çevrilen eserleriyle tanındı ve dünyaca ünlü filozoflar arasında görüldü.
İslâm toplumunda naklî ve aklî ilimlerin sistemleştirildiği, yabancı milletlere ait ilim, düşünce ve kültür ürünlerinden Arapça’ya yapılan tercümelerin Beytülhikme’de en verimli bir düzeye ulaştığı, kelâm ve felsefe alanındaki spekülasyonların alabildiğine yoğunlaştığı, çeşitli din ve mezhepler arasındaki mücadelelerin kıyasıya devam ettiği IX. yüzyılda yaşayan Kindî, bu alanlardaki çalışma ve tartışmalara en üst düzeyde katılan ve uyguladığı yöntem, kullandığı terminolojiyle kelâmdan felsefeye geçişi sağlayan ilk İslâm filozofudur. Klasik kaynaklar ondan şu şekilde söz eder: “Kindî eski ilimlerin tamamını kuşatan, çağının yegâne âlimi ve hükümdar soyundan gelen bir Arap filozofudur” (İbnü’n-Nedîm, s. 375); “İslâm toplumunda Yunan, Fars ve Hint felsefelerinde derinleşmiş, astronomi ve diğer ilimlerde uzman, hükümdar soyundan gelen bir Arap filozofudur” (İbnü’l-Kıftî, s. 120); “Yaşadığı dönemde İslâm filozofu diye anılırdı” (İbn Nübâte el-Mısrî, s. 229); “İlmin derinliklerine dalan, aklî ilimlerle şeriatı uzlaştıran ve birçok eseri olan bir hendesecidir” (Beyhakī, s. 25). İbn Cülcül ise, “İslâm toplumunda yazdığı eserlerde Aristo’yu izleyen ondan başka filozof yoktur” ifadesiyle (Ṭabaḳātü’l-eṭıbbâʾ, s. 73) ileride tartışmalara yol açacak bir konuyu gündeme getirmiştir.
Buna rağmen Kindî’nin çeşitli çevrelerin baskı ve eleştirisine mâruz kaldığı, hatta Halife Mütevekkil-Alellah tarafından dayakla cezalandırıldığı, Benî Mûsâ diye tanınan ve dönemin büyük matematikçisi ve astronomu olan Muhammed ve Ahmed adlı kardeşlerin düzenledikleri komplo sonucunda çok zengin olan özel kütüphanesine el konduğu, fakat onların oyununu bozarak tekrar kütüphanesine kavuştuğu bilinmektedir. (İbn Ebû Usaybia, II, 180-181)
Kindi felsefeyi “Ölüm çabası” olarakta tarif ederken ahlaki gayesi bakımından açıklamıştır ve bununla tutkuların (pehevat) öldürülmesi kastedilmektedir. Çünkü Kindi’ye göre erdeme ulaşmanın yolu tutkuları öldürmektir. Bu açıkça felsefenin ahlak amaçlı olması ve filozofunda bu amaca yönelmiş bulunması gerçeğini kabul etmektir.
Kindi’ye göre insanın şehvet gücü domuza, öfke gücü köpeğe, akıl gücü de meleğe benzer. Böylece insan bu üç istidattan birinin daha etkin olmasına göre domuz, köpek ya da melek tabiatına yaklaşır.
Kindi, ahlaki erdemleri kısaca “İnsana Özgü Üstün Ahlak” biçiminde açıklıyor.
1- Hikmet: Genel olarak eşya hakkında bilgi edinme gücüne özgü bir erdemdir.
2- Necdet (şecaat): Üstünlük sağlama güdüsünden kaynaklanan erdemdir. Kindi ye göre bu yapılması gerekeni yapmak ve önlenmesi gerekenide önlemek erdemidir.
3- İffet: Bedenin korunması ve geliştirilmesi için gerekli olan şeyleri sağlama, gereksiz olanlara da ilgisiz kalma erdemidir